CHP bir kitle partisi. Kendisini solcu kabul etmekle birlikte, solculuğu birbirinden çok faklı yorumlayan kişi ve grupları içinde barındırıyor. Bu parti 200 yılı aşkın süren modernleşme yolculuğunun bir kutbunu oluşturuyor. CHP’lilere tek tek bakıp bir yorum yapmaya kalkarsanız yanılabilirsiniz. Partide Bolu Belediye Başkanı gibi ultramilliyetçiler de vardır, Emekli Büyükelçi Namık Tan gibi Batı standartlarında bir rejimi, demokrasiyi savunanlar da. Bu iki ana eğilim (hatta daha da küçük grupçuklar), parti içinde sürekli rekabet halinde hareket ediyor ve partiye bir dinamizm de sağlıyor. Bazı çevreler CHP’nin zaman zaman otoriter milliyetçiliğe kapı açan çıkışlarını genelleştirerek oynadığı tayin edici rolü anlamakta zorlanıyor.
CHP bugün, Kürt meselesi, Avrupa Birliği, demokrasi ve özgürlükler konusunda eski CHP’den çok farklı bir yerde duruyor. Evet partinin içinde tutucu bir çekirdek hâlâ çok etkili. Kurucu parti olmanın zaafları onları statükoculuğa yönlendirebiliyor. Otoriter kültürün mirası olan bu çekirdeğin bile epeyce değişim geçirdiğine tanık oluyoruz.
Çok partili rejime geçilmesinden bu yana 70 yıla yakın bir süredir yapılan bütün seçimlerde en az yüzde 25’lik bir seçmen kitlesinin desteğini almak, ciddi bir durum. Siyaset bilimcilere göre, bu kadar uzun bir süre yüzde 25 gibi oldukça yüksek oranda bir seçmen kitlesini korumak dünyada pek görülen bir durum değil.
Ancak bir çevre CHP’yi küçümsemeyi alışkanlık haline getirmiş durumda. Uzun yıllardan sonra önemli seçim başarısını kazanması bile bu çevreyi yumuşatmıyor. CHP son yıllarda bu değişim sürecinde birçok baskıyı da göğüsledi. Kemal Kılıçdaroğlu kaç kez ölümden, kaç suikasttan kurtuldu. Risk almayan bazı konforlu kesimlerin bu konuda en keskin dili kullanmaları da işin cabası.
Muhalefetin omurgası CHP. Sahada CHP var. Bir de saha dışından konuşanlar. Siyasi mücadele veren grupları ve toplulukları eleştirelim. Hatalarını söyleyelim. Ama özeleştiri de yapalım. Genel olarak solun “CHP bir işe yaramaz” tezinin yanlış olduğunu kabul edelim. Evet CHP’nin geçmişimizde demokrasinin gelişmesine zarar veren önemli zaafları oldu. Ancak birçok kritik dönemde de normalleşmeyi sağlayanlar arasındaydı. Günümüzde de Türkiye’nin yeniden yönünü Batı’ya dönmesi açısından bir rol oynama potansiyelini elinde tutuyor.
CHP’yi küçümsemek yerine kendi pratiğimize baksak, ondan ne kadar daha etkiliyiz, bir araştırma yapsak. Gerçeği o zaman daha iyi görürüz.